Bendeniz The Queen Ezguita, Boğaziçi Matematik bölümünü bitirdiğimde NBC'nin ya da Yüksel Aksu'nun yamacında film çekeceğimi, sanat yöneteceğimi vesaire düşünmekteydim. Misal "Bankaya iş başvurusu yap" dediklerinde "Banka mı? Öggggkkk" diye yanıt vermekteydim. Mezun olana kadar değilmiş hayalperestliğim. Okulu elime yüzüme bulaştırmadan bitirmiştim. Ama ayaklarımın yere basması için mezuniyetin üstünden 1 yıl daha geçmesi gerekliymiş. Banka deyince kusma efekti veren ben pedagojik formasyon almak olsun, özel ders vermek, Birleşik Krallık konsolosluğunda memuriyet olsun bir ton iş yaptıktan sonra "Profesyonel İş Hayatım"a İktisat Bankası'nda MT olarak başladım. Ve çeşitli bankalarda geçirdiğim günlerin çoğunda "Allahım sen soktun, sen çıkar" sözleriyle işe gittim, geldim. Bu 8-9 yıllık bankacılık kariyerimde bana kalan en değerli şey birkaç dost oldu; en başta Elif ve Mehmet.
İktisat Bankası'nın sahibi Erol Aksoy'un dikta rejimine Elif'le bir olup, dünyayı gezerek ve dümeni mizaha çevirerek pasif direniş göstermiştik. Inranetin ilk çıktığı yıllarda can sıkıntısı ve mide bulantısıyla doğru orantılı olarak artan bir umursamazlıkla birbirimize mailler atıyorduk Elifotto'yla. Bazen kendi başımıza, bazen birlikte yazdığımız öyküler oluyordu bu maillerde.
İşte aşağıdaki absürd hikayeyi eski dosyaları deşerken buldum. Hayalperestlik çoktan boyumuzu geçmiş, kafalar kendilikliğinden güzel iken, birbirimizin beşiğini tıngır mıngır sallarken... dökülmüş aşağıdaki sözcükler klavyeye dokunan ellerimden...
"Manzi
kardeşlerin en büyüğü olan Dario, sahibi olduğu Underi Veare di Manzi adlı
iç çamaşır markasının genel merkezine geldiğinde saatler gece
yarısı 2’yi gösteriyordu. Böylesine geç olmasına karşın
bina bir hayli kalabalıktı ve insanlar telaş içerisinde ordan
oraya koşuşturuyorlardı. Dario, çok yorgun görünüyordu.
Gözlerinin altı torba torbaydı ve yürürken sendeliyordu. Bütün
bu telaş, ertesi gün Milan moda haftasında gerçekleşecek olan
defile yüzündendi. Manzi İç Çamaşırları
defileye her biri Dario ve ortanca kardeş Angelica’nın özgün
tasarımı olan elli üç parçayla katılıyordu. Alpaka, kapitone,
jarse ve pelüş kumaşlardan oluşan koleksiyondaki çamaşırlar
rahat kullanımdan ziyade kadının baştan çıkarıcılığını
artırmayı hedefliyordu. Manzi kardeşlerin sloganı "Arzunun Şu Işıldayan Nesnesi”ydi. Ve gecenin o kör vaktinde Milan’ın
orta yerinde dev Angeles di Manzi binasında kimler kimler
ışıldamıyordu ki? Ortalık sürüsüne bereket süper model
doluydu. Gisele, Maria Bizet, Ana Claudia Michel, Ivana Celic vs…
Bana gelince, ben yani Vogue Genel Yayın Yönetmeni Silvia Tintotti
o saatte, sabahın köründen gecenin bilmem kaçına kadar ayakta
dikilmekten bitap düşmüş, bir gram takatim kalmamış olduğu
halde hala fotoğraf editörüm Elif Moretti’ye soluk soluğa laf
anlatmaya çalışıyordum. Elif, adı size yabancı gelecektir, çok
zeki bir kızdı ama kafası o günlerde pek bir dalgın olduğu için
çekimlerde sürekli hata yapıyordu, misal pozometre ayarını
yanlış yaptığı için tam 3200 Euroluk ampulü patlatıvermişti
o gün. Bereket sigortalıydı ampül. Laf Elif’ten açılmışken
size biraz ondan bahsedeyim. Elif Moretti, soyadı size yabancı
gelmeyecektir, Nanni Moretti’nin kızı. Anne Neriman Aran adında
Türkiyeli bir gıda mühendisliği profesörü. Ve hatta geçtiğimiz
günlerde Roma’da gerçekleşen Birleşmiş Milletler Gıda
Konferansı’nda oturum başkanlığı yaptı. Nanni Moretti,
Aran’la 6. İstanbul Film Festivali için İstanbul’a gittiğinde
tanışmış, birkaç yıl uzaktan sürdürmüşler ilişkilerini, bi
o gitmiş, bi bu gelmiş. Derken baktılar olmuyor evlenip Roma’ya
yerleşmişler. Elif de burda doğmuş. Sonra boşanmış anne baba.
Anne İstanbul’a geri dönmüş. Yaşanan tatsız olaylara bizzat
şahit olan ve İtalya-Türkiye arasında mekik dokuyan Elif de
bunalıma düşmüş. Ege’de küçük bir adada, adı şimdi
hatırımda deil, uyuşturucu tedavisi görmüş. Psikiyatristler
sürekli o ülkeden bu ülkeye sürüklenmiş bu kıza aynı mekanda
beş dakikadan fazla duramamak anlamına gelen samiplacefobia teşhisi
koymuşlar. Uzun bir klinik tedavisi ve terapi sürecinin ardından
Amerika’ya gitmiş fotoğraf okumaya. Amerika’da iki kız
arkadaşıyla birlikte route 66’yı geçmişler doğudan batıya,
Meksika’ya, ordan da Güney Amerika’ya inmişler. Orda da duramamış yerinde anlayacağınız Elif. Sonra tekrar İtalya… İki
yıldır da birlikte çalışıyoruz. Nanni yakın arkadaşım olduğu
için onu işe almış deilim. Bu kız hakkatten yetenekli. Ama
dalgın bugünlerde. Sebebine gelince…"
Arkası yarın demek isterdim. Ama bu aralar söz vermesem daha iyi. Söz vermiyorum iyisi mi?
Arkası yarın demek isterdim. Ama bu aralar söz vermesem daha iyi. Söz vermiyorum iyisi mi?