Amaninnnboo |
Nerde kalmıştık? İşte ben eski manitalar Chris ve Brad'i beklerken adam başladı mı bam güm dayak yemeye; gözlerimi kapadım yetmedi, kulaklıklarımı takıp müzik dinledim. O sırada da ayemdibi'den kontrol ettim ve kocişkonun iki işi bir arada yapmaya çalışırken iyice beyninin sulandığını, eski manitaların gelmeyeceğini anlayıp, hem eskileri göremeyecek olmama hem de yenisinin körpe yaşında balataları hafiften yakmasına üzülerek sinema salonunu terk ettim.
Dün akşam da The Perfect Match (TPM, muhteşem ikili) Martin Scorsese ve Leonardo Dicaprio filmi The Wolf of Wall Street'e (Para Avcısı) gittik. İlk 40-50 dakika filmin olağanüstü olduğunu, ne de olsa dahi bir yönetmenin imzasını taşıdığını (aklıma gelmişken, sahi Scorsese, sen ne süper bir yönetmensin, hobbit tipinle aramızdaki "hobbit yönetmen"sin) düşündüm. O tipler, tiplemeler, o diyaloglar, o oyunculuklar neydi öyle? Ağzım, kulaklarım ve gözlerim dört açılmış vaziyette izledim. Derken filmin yansıttığı, anlattığı, gösterdiği dünya öyle çürüdü, öyle zıvanadan çıktı ki ilallah ettim, moralim bozuldu, içime kapandım, dünyaya küstüm ve nihayet ara olunca çıktım. Bay Smith orta boy patlamış mısır almış sinema salonuna dönerken ben de evin yolunu tuttum. Yolda Scorsese'ye şu şarkıyı tutturdum:
Niçin baktın bana öyle?
Derdin varsa durma söyle...(*)
(*): TRT ses sanatçısı Nalan Altınörs'n söylediği bu şarkıyı bulamadım. Ama bakın ne buldum:
http://www.youtube.com/watch?v=HCrCoUsqp74&sns=em
Klip şahane; stüdyo, dekor, kıyafetler, saçlar... tam 80'ler. Ornella Muti gibi bir güzellik Nalan Altınörs. Adeta bir fenomen, bir döneme damgasını vurmuş. Başka bir yazının konusu da bu olsun. Bir de şunlar:
Oh Beyonce, Beyonce
Oh Shakira, Shakira