"Bir şeyin miktarı ne kadar artarsa etkisi o kadar azalır." sözüyle başlıyorum Aralık ayındaki bu ilk yazıya. 10'u olmuş ayın, ancak yazabiliyorum. Çünkü ben çok meşgul bir insanım, toplantıdan spora, konserden bara koşturmaktayım. Ve de farketmişsinizdir gerçi, çok az konuşurum. Doğuştan zanakslıyım adeta. Böylesine eşsiz, benzersiz bir cool'luk bendeki. Ve hatta zanaks familyasının ürünlerini benim beyin hücrelerimi, hipofiz bezimi, hormon seviyelerimi kopyalayarak yaptı ilaç firmaları. E daha ben size ne diyim? Bu, bir.
...
Bugün çok çok eskilerden bir şey hatırladım; küçükkene, ortaokul birden itibaren hep ben sınıf başkanı seçilmiştim. Her seçim öncesi öğretmenin 'Kim sınıf başkanı olmak ister?' sorusuna başkan olmaya son derece istekli ve kendinden emin 'Ben' diye yanıt vermiş, adaylığımı koymuştum kendimden emin... Gel zaman git zaman liderlik vasfım ve isteğim doğrusal olarak azaldı. Top peşinde canla başla koştum ama oyun kurucu hiç olmadım, olmak istemedim. Bu da böyle bir anım. Bu, iki.
...
Türkiye'nin çamaşır suyu, namı diğer klorak tüketiminde dünya birincisi olduğunu düşünüyorum. Sebebi elbette bu ülkede yaşayan kadınlardaki hijyen takıntısı. Ben de bu takıntıya taktım ve çubuğu tersine büküverdim. Misal Güneyto henüz emeklemeyi öğrenmişken, pek tabi kucakta durmak istememekteyken alışveriş merkezlerinde ve hatta hastanede oğlumu yere bıraktım. Köfteci şirinin 'Merhaba mikrop, ben Can Güney' dediğini gözlerinden okudum. Hemen akabinde hemcinslerim de bu davranışımdan dolayı bakışlarıyla canıma okudular. Bu, üç.
...
Ya geçen gün başıma gelene ne demeli? Kulaklıklarımı takmış, müzik dinleyerek, J'lo gibi dans ettiğimi hayal ederek, aklımdan geçenlere gülümseyerek evden optimuma doğru yürümekteydim. Üst geçitten geçer iken bir süredir kâh yamacımda kâh peşim sıra beni takip eden bir delikanlı yanıma geldi ve bana "Sen birşey mi aldın?" dedi. "Yok almadım" dedim. "Insanlar senin kafanın güzel olduğunu sanıyorlar" dedi. "Kim sanıyor?" dedim. "Yolda seni görenler" dedi. "Bana ne" dedim. "Bilmiyorum artık" dedi. Arkadaşım bi dakka bakar mısın? Bu ülkede gülen yüz, mutlu insan görmek istemiyorlar. Herkes gergin olsun, mutsuz olsun, ayarcı başı olsun. Kornoya bassın, yayanın üstüne üstüne sürsün... Etraflıca bu ülkede yaşanmaz abi moduna girmişim. Bu da dört.