Sunday, April 13, 2014

Becerikli Bay Smith'in Kahvesi: CoffeeNutz, Üçüncü ve Son Bölüm

2 gün önce klavyeye aldığım yazımda "Yarın konuya motosikletle giricem" demiştim ya benim motosikletim yok, olsa da kullanamam zaten. Hatta motosiklet ehliyetim de yok. Hoş olsaydı da kullanamazdım zaten. B tipi sürücü ehliyetim var da noluyo? Araba da kullanamıyorum. İlgim yok da ondan. Olsa yolların hakimi benim...
O sebepten Münür'den rica ettim, "Motosikletle götürür müsün beni?" diye. Hayır biliyorum motorunu sattı ama başkasından ödünç alır belki hani. Nitekim "Olur" dedi, ama bu saat oldu hala gelmedi. Ondan yani yazının gecikmesi.
...
Aslında başka bir yazıda sözetmiştim Mr. Smith'in internette sörf yaparken ABD yapımı, bazuka model, ev tipi, taşınabilir bir espresso cihazı bulup onu getirtmesiyle başladı tüm hikaye. Cihaz gelince günde 29 kere kahve yapmaya başladı ve paralelde de her dışarı çıkışımızda cihazı yanında taşımaya. Hem korkudan, hem de Ömercik üzülmesin diye anneler grubu Şerefnur ve Meryemnur'un bile günde 8 kere kahve içmek sebebiyle mide delinmesi problemiyle karşı karşıya kalmaları neticesinde "Yeter artık oğlum" şeklindeki isyanları tabi ki de onu durdurmadı. Eve gelen herkese "Kahve içer misiniz?" diye soruyor, "Hayır" yanıtını alsa bile yapıp getiriyor, insanlara adeta zorla içiriyordu yaptığı kahveyi. 
Önce bazuka espresso makinesine mısır patlatma cihazı eklendi. Prof. Dr. Zihni Sinir tarzı bir çalışma şekli, bir duruş geliştirerek elinde mısır patlatma seti ve yurtdışı ve içi çeşitli mecralardan getirttiği kahve çekirdekleriyle geceleri genelde herkes yattıktan sonra balkonda 3'e, 4'e kadar süren kahve kavurma denemeleriyle gerçek manada kahve kavurma işine başlamış oldu. 
Bir ara balataları sıyırdığını düşündüm; zira konuya dair bilgi ve pratik seviyesi arttıkça gittiğimiz kafelerde kimi zaman arsızca baristayı makinesinin başından ufak ufak yana kaydırarak kendi kahvesini yapıyor, bir taraftan da alaydan yetişme adamcağızın hatalarını sıralıyordu. Bu kafa gidik hareketlerin en tepe noktası onsuz çıkmak zorunda kaldığımız yaz tatilinde yaptığımız bir telefon konuşmasında söyledikleridir; 
- Naber canım?
-- Ezgi, acil serum bulmam lazım.
- Hayırdır? Neden? Bişi mi oldu yoksa?
-- Soğuk demleme cihazına eklemeler yapıyorum. Çok düşündüm; suyun eşit aralıklarla damlamaya devam etmesini ancak bir serum sağlayabilir!
Ertesi gün hastanelerde kullanılan dijital serum damlatma makinesini aldığını öğrendim.
Ben ne o zaman, ne de Güney Kore'den piknik tipi, ev kullanımına uygun, taşınabilir kahve kavurma cihazını ilk getirttiği zaman konunun ciddiyetini kavrayabilmiştim. Benim mevzuya uyanmam için o sıralarda çalıştığı şirketten ayrıldığında aldığı tazminatın epey yüklüce bir kısmını İsveç'te özel kahve kavurma derslerine gömdüğünü görmem gerekiyormuş...

Kafasında bir dolu bilgi ile balkonda bin şekilde, bin farklı kombinasyonla kavurarak kahveyi bin deneyime sahip oldu. Aylar boyu uykusuz kalması da cabası.
Derken dükkan bakmaya başladık. Daha uzaklarda aranırken benim konuşmacı mizacım sayesinde eve 50 metre ötede bulduk dükkanımızı. Prof. Dr. Zihni Smith Kahve Kavurma Laboratuvarı.

Mr. Smith yorgun ama gözlerinin içi parlıyor.
Ona duyduğum hayranlık günbegün artıyor.

http://www.coffeenutz.net/






No comments:

Post a Comment