Tuesday, November 3, 2015

Zaman Tünelinde Yolculuk


Sevgili arkadaşlar,
Başımıza öyle bir bela aldık ki şahsen benim umudum falan kalmadı. Cahil desen değil, aptal desen değil, kafadan kontak desen değil. Vardır tabi içlerinde birtakım böyleleri. Ama çoğunluk da böyle mi? Çoğunluk* filmindeki gibi hani?
R.T. Hannibal ve fantazileri bir bir gerçek oldu. Hollywood sineması simülasyonlarını hem niteliksel hem de niceliksel açılardan gerçeğe dönüştüren en başarılı ülke sıralamasında bronz ve gümüş madalyaların ardından 1 Kasım'da altın madalyayı da alarak salondaki camlı büfeye koyduk. Deselerdi inanmazdık; bir yüce Türk ekibi zaman makinesini yapacak. Ama yaptık ve tam planlandığı gibi sofu lakaplı 3. Osman'ın tahta oturduğu 1754 senesine geri döndük.
Felaketin tam ortasındayız, ne felaket tellallığı yapması.
Can dostum Halit Ayarcı'nın pek doğru önerisi üzerine apolitik hayata geri dönüyoruz biz. Yoksa sinir hastası olmak işten değil.
Bu demek değil ki duyarsızız; aksine bağırmaktan sesimiz kısıldı, gelin yamacımıza sesimizi duyarsınız.
Zevzek zevzek konuşuyoruz evet.
Bu demek değil ki aptalız; hiç şüpheniz olmasın, herşeyin farkındayız. Aptal numarası yapmaktayız sadece.
Günü gelince bizi de gözlerini kırpmadan sivil insanları öldürmek üzere üstlerine saldığınız, size biat etmeye programlanmış robotlardan sanın ve aldanın diye...





(*)Seren Yüce'nin 2010 yapımı filmi


No comments:

Post a Comment