Wednesday, March 23, 2016

Kolalı Beyaz Kurdela

Eskiden ben küçükken memurların zırt pırt tayinleri çıkardı. Anne ve babalar önceden gidip ev, lojman vesaire tutar, birkaç hafta sonrasında da koca bir kamyona koltuktan mandala kadar evde ne varsa yüklenir, kamyon önden gönderilir, arkadan çoluk çocuk, anne, anane otobüsle giderlerdi yeni şehre. 302S tabir edilen otobüslere binilir, 2 çocuk için bir koltuk alınır, ortalama 15 saat tangır tungur gidilirdi. En inanılmazı da o daracık ortamda aklına gelenin sigara içmesiydi. Ön koltukta bebe varmış, yandaki yaşlı amca nefes darlığından tüple dalar gibi sesler çıkarmaktaymış, kimseciklere aldırmadan...
Yeni bir kente, bilinmeze doğru sarsa sarsa yol alırken 302S, çocuklar hiç çaktırmazlardı evlerinden, mahallelerinden, okullarından ayrıldıkları için sarsıla sarsıla gitmekte olduklarını.
İşte doğduğum kasabadan, henüz yeni başladığım ilkokuldan ve en çok da kapı komşumuz "Naargiz"den ayrılırken hissettiklerim burada yazdıklarımın ve onlarca yazmadıklarımın toplamıydı.
Büyük şehre; İzmir'e gidiyorduk.
Eskiden ben küçükken bilmediğim sözcüklerin bir kısmı ses olarak beni irrite ederdi ve bu sözcükleri sevmezdim. Misal zeytin ve zeynep sözcükleri çok kötü gelirdi kulağıma. Uzun yıllar zeytin yemedim o yüzden. Zeynepler'in de elini tutmak istemedim.
İzmir ise her duyduğumda içimi ısıtır, yüzümü gülümsetirdi.
Derken İzmir'e geldik, oturduğumuz evin yakınlarındaki ilkokula başladım. Öğretmen beni sınıfa takdim ederken hiç unutmuyorum utangaçlıktan yanaklarım kızarmış ve hatta alev alev yanmıştı. Kısacık saçlarıma takılı, saçlarımdan da koca bembeyaz kurdela da hala dün gibi hatırımda.
Geçen günkü ilk yazımı yazarken burada, tıpkı İzmir'deki ilkokulumda geçirdiğim o ilk gün biraz utangaçlık ve tedirginlik vardı üstümde, başımda. Elimi nereye koyacağımı bilemedim. 29 Ekim'de, 23 Nisan'da "Ne kadar kendini paralar ve boğazını yırtarak okursan, o kadar güzel okursun o şiiri" geleneğine uyarak yazacaktım yazımı ama sesim kısıldı.
Bu yazıyı burada kesiyorum ama devamı var, devamını bir sonraki yazıya bırakıyorum.

Herkeşe iyi haftasonları...

No comments:

Post a Comment