Gidince uyku, libido dediğimiz yaşam enerjisini pat pat patlatarak müzik videoları arasında zıp zıp zıplamaya başladım.
Eli maşalı aplamız Ebru Gündeş'in tazecik, gencecik, henüz estetik operasyon bağımlısı olmadığı, sevimli mi sevimli, tavşan dişli orijinal ağzından çıkan sesi duyduğumuz, ekranlarda ilk boy gösterdiği yıllardaki şarkılarını dinledim.
http://youtu.be/bslWEPG2tdc
Hakikatten pek doğal ve pek güzelmiş. Oysa şimdi sayısız estetik operasyondan geçmiş, bakışları, ses tonu, konuşma tarzı ve ürpertici ifadesi ile külliyen bir leopar desenli mafya patroniçesine dönüşmüş. Molped reklamına çıkması için teklif götürüldüğünde verdiği ve malesef burada sizinle paylaşamayacağım cevaptan da yola çıkarak şahsen ben bu aplamız ile asansörde iki başımıza kalmaktan korkarım. Yanlışlıkla göz göze gelsek "Ne bakıyosun lan o..." diyerek elindeki leopar desenli portföyünü kafamda paralarmış gibi bir öngörü içerisindeyim.
Vahşi portföyü ile atağa kalkmaması için o an, ben ne yapardım diye düşündüm; aplamızın sevdiğim şu şarkılarını mırıldanmaya başlardım herhalde, zararsız, varlığı yokluğu bir, devlet dairesi çalışanı ifadesiyle aslında ben burada yokum demeye çalışarak:
Tatlı tatlı tatlı belaa bu ne işve bu ne eda dünya kalmaz sana bana...
Fırtınalar koparsa kopsun sürüklesin ikimizi arzular tutuştursun bizi razıyım sonuna senle olsun...
Sen sus hiçbir şey söyleme sen sus da gözlerin konuşsun öldür beni sen öldür ki aşkın kalbimde hapsolsun...
Güneşin doğuşu batışı farksız nasıl yaşanırsa yaşadım ben aşksız...
Ebru Gündeş şarkılarından derlediğimiz bu potporinin ardından bir diğer freak karaktere geçiyoruz. İşte karşınızda Yıldız Tilbeeee! Kafan her daim bi dünya, bir başka alemdesin. Ama aleme şarkı yazan sensin. O bir acayip ağzın, bir acayip dansın, bir acayip çalışan aklınla teksin bu dünyada. Seviyorum kız seni!*
http://youtu.be/Nx3rhBlHd5c
Yukarıdaki linkin ilk 1 dakikasını izlemeniz tavsiye olunur. (Kafa trilyon)
(*)Yiğit Özgür karikatürü. Yeliz'den arak.
Eli maşalı aplamız Ebru Gündeş'in tazecik, gencecik, henüz estetik operasyon bağımlısı olmadığı, sevimli mi sevimli, tavşan dişli orijinal ağzından çıkan sesi duyduğumuz, ekranlarda ilk boy gösterdiği yıllardaki şarkılarını dinledim.
http://youtu.be/bslWEPG2tdc
Hakikatten pek doğal ve pek güzelmiş. Oysa şimdi sayısız estetik operasyondan geçmiş, bakışları, ses tonu, konuşma tarzı ve ürpertici ifadesi ile külliyen bir leopar desenli mafya patroniçesine dönüşmüş. Molped reklamına çıkması için teklif götürüldüğünde verdiği ve malesef burada sizinle paylaşamayacağım cevaptan da yola çıkarak şahsen ben bu aplamız ile asansörde iki başımıza kalmaktan korkarım. Yanlışlıkla göz göze gelsek "Ne bakıyosun lan o..." diyerek elindeki leopar desenli portföyünü kafamda paralarmış gibi bir öngörü içerisindeyim.
Vahşi portföyü ile atağa kalkmaması için o an, ben ne yapardım diye düşündüm; aplamızın sevdiğim şu şarkılarını mırıldanmaya başlardım herhalde, zararsız, varlığı yokluğu bir, devlet dairesi çalışanı ifadesiyle aslında ben burada yokum demeye çalışarak:
Tatlı tatlı tatlı belaa bu ne işve bu ne eda dünya kalmaz sana bana...
Fırtınalar koparsa kopsun sürüklesin ikimizi arzular tutuştursun bizi razıyım sonuna senle olsun...
Sen sus hiçbir şey söyleme sen sus da gözlerin konuşsun öldür beni sen öldür ki aşkın kalbimde hapsolsun...
Güneşin doğuşu batışı farksız nasıl yaşanırsa yaşadım ben aşksız...
Ebru Gündeş şarkılarından derlediğimiz bu potporinin ardından bir diğer freak karaktere geçiyoruz. İşte karşınızda Yıldız Tilbeeee! Kafan her daim bi dünya, bir başka alemdesin. Ama aleme şarkı yazan sensin. O bir acayip ağzın, bir acayip dansın, bir acayip çalışan aklınla teksin bu dünyada. Seviyorum kız seni!*
http://youtu.be/Nx3rhBlHd5c
Yukarıdaki linkin ilk 1 dakikasını izlemeniz tavsiye olunur. (Kafa trilyon)